Sineklerin Tanrısı – İnsanlar Hangi Yönden Kıyaslanabilir?

09.11.2021
612
A+
A-
Sineklerin Tanrısı – İnsanlar Hangi Yönden Kıyaslanabilir?

Hayatımız, gerçekliği bulmak üzerine kuruludur. Bu aradığımız gerçeklik kavramı ise felsefede 3 ana başlık altında incelenebilir

1- Metafizik

2- Doğa

3- İnsanlık

İnsan, metafizik ile sadece düşünce yoluyla bilgiye ulaşmaya çalışır. Daha sonra doğa (yani dünya) ile bu düşünceler zuhur eder. En son olarak insanlık felsefesi ile de kendini keşfeder. İnsan Felsefesi lügatte şöyle beyan edilir: “İnsanbilimin deneyden çıkardığı veriler üstünde düşünen ve insanın varlık yapısıyla varlık bütünü içindeki yerini araştıran felsefedir” Bu alanda yapılan ilk deneyler, hayvanlar üzerinde olmuş ve insanın hayvandan farkını bulma amacıyla yapılmıştır. Deneyler sonucunda insanın “düşünce” yetisi sayesinde hayvanlardan üstün bir varlık olduğu kanısına varılmıştır.

 

Mark Twain’in “İnsan Nedir?” adlı kitabında yaşlı adam; insanların, hayvanlardan daha alçak olduğunu savunur. Bunun üzerine sinirlenen genç “Bir fareyle insanı aynı seviyeye getirmeye hakkın yok!” diye itiraz eder. Yaşlı adam şu şekilde cevap verir: “Ahlaken bunu yapmıyorum. Bu fare için adil olmazdı. Fare, insandan çok daha üstün” 

 

Bu konuşmada yaşlı adamın kastettiği “ahlaken alçaklık” kavramını incelememiz için insan ve hayvanı aynı noktada, yani doğa hâlinde ele almalıyız

Doğa Hali: İnsanın toplum dışında, bozulmamış bir halde olma durumuna işaret eden fikirdir. (Tıpkı şu an doğadaki hayvanlar gibi her şeyden bağımsız bir şekilde yaşamak)

 

Sineklerin Tanrısı hikayesinde bir uçak kazası sonucu bir grup çocuk bir adada mahsur kalır ve kendi medeniyetlerini oluşturmaya çalışırlar. Başlarda normal büyükler gibi kendilerine bir başkan seçer ve barınak inşa ederler. Ancak zamanlar işler çığırından çıkar.

Kitapta sıradan hayat süren çocuklar birden bire doğa haline yani sıfırdan başlama durumuna düşerler. Normalde müzik (koro) ekibinde olan Jack ve arkadaşları, avcı grubu kurar. Narin ve modern bir müzik grubunun düştüğü şu vahşi hale bakın. Ortam onları, kestikleri hayvanların kafalarını koparıp kazığa çakacak duruma getirir. Belli bir noktaya kadar adada sıkıntı olmaz ancak sonradan ortaya çıkan iktidar tartışmaları yüzünden her şey alt üst olur. Mark Twain’in deyimiyle; yanlış yapmaya meyilli insanoğulları, ilk büyük yanlışlarını yapar. Bu yanlış çığ gibi büyür ve adayı cehenneme çevirir

 

Peki doğa hali ile vahşileşen bu çocukların, ahlaken hayvanlardan ne farkı var?

 

Kitaba adını veren Sineklerin Tanrısı, kitapta kesilmiş bir domuz başı olarak geçiyor. Sineklerin Tanrısı, Simon ölmeden önce ona şöyle diyor “Sen biliyordun değil mi? Sizlerin bir parçası olduğumu biliyordun… Her şeyin bozulmasının nedeniyim ben. Bunu biliyorsun değil mi?”

Simon kitapta iyiliği temsil ediyordu. Sineklerin Tanrısı ile gerçekleştirdiği bu diyalogda, kendisinin içinde var olmayan kötülüğün çoğu insanın içinde var olduğu gerçeği ile yüzleşti. Sorumun cevabına gelecek olursam Sineklerin Tanrısının da dediği gibi “Her şeyin bozulmasının nedeni benim”. Ben Sineklerin Tanrısı’nı, insanın nefsine benzetiyorum. İnsan kendi hırsı ve arzuları için kendini bu duruma soktu. Daha büyük bir ev isteyen ve bunun için yıllarca çalışan bir adam gibi ya da Sineklerin Tanrısı’nda başa geçip liderlik yapmak isteyen Jack gibi… İnsanı bitiren yine kendisidir

Yazar Golding, kitapta Domuzcuk, Ralph ve Simon’un dik duruşlarıyla Sineklerin Tanrısı’nı nasıl yendiklerini bize anlatıyor bir nevi. İnsanoğlunun kötülükten kurtulabileceğini söylüyor. Ama bunu herkesin değil, içinde iyiliğin daha fazla olduğu insanların yapabileceğini de ekliyor.

 

Mark Twain yukarıda sorduğumuz soruya en uygun cevabı veriyor: “Hiç abartmadan yalnızca basit bir gerçeği söylüyorum. İnsanın doğruyla yanlışı ayırabilme gerçeği, diğer varlıklara olan düşünsel üstünlüğünün ispatı. Fakat yanlış yapabiliyor olması gerçeği de, yapamayan herhangi bir varlık karşısındaki ahlaki yetersizliğinin kanıtı”

 

Kötülüğe yani sineklerin tanrısına esir olmamak insanın elinde. Eğer ahlaki bir yetersizliği varsa elinden bir şey gelmez ve bu bilinen dipsiz kuyuya düşer. Bu kuyuya düşen de bir hayvanla kıyaslanamaz. Çünkü bu, hiçbir hayvan için adil olmaz… Özetle filmde/kitapta; içinde kötülük bulunan çocuklar normal yaşamları ile doğa hali arasında ne kadar da tezat hareketler sergiledikleri gözükür. İnsanları kıyaslamak istersek, medeniyetlerine ya da yeteneklerine bakmak yanlış olur… Asıl bakmamız gereken yer içlerinde bulunan iyilik ve kötülüktür…

Davut Kurt
Davut Kurt
Anlatacak çok şeyi olan biri
YAZARA AİT TÜM YAZILAR
ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.