Çağın Dilinden Konuşmak: Nefer Rap

03.06.2021
763
A+
A-
Çağın Dilinden Konuşmak: Nefer Rap

Hip Hop 1970’li yıllarda Amerika’da yaşayan Afrika kökenli gençlerin kendi aralarında eğlenmek ve dertlerini anlatabilmek için oluşturduğu bir kültürdür. Amerika’da ezilen ve ırkçılığa maruz kalan Afrika kökenli insanlar bir zaman sonra Hip Hop kültürü etrafında gettolaşmıştır. Rap bu kültüre ait bir müzik türüdür. Dertlerini ve isyanlarını anlattıkları bir müzik türü olarak ortaya çıkmıştır. Jazz ve Blues türünden etkilenmiştir. Daha sonra başka türler ortaya çıkmıştır.

Rap müziğin Türkçe’ye kazandırılması, Afrikalı gençlerin yaşadığına benzer bir serüvene sahip. Almanya’ya işçi olarak çalışmaya giden Türklerin ırkçı tutuma maruz kalması ve ezilmesi sonucu Berlin’in Kreuzberg denilen bölgesinde Türkler getto halinde yaşamaya başladı. Türk gençleri kendilerine ırkçı tutum sergileyen Almanlara karşı rap müzik ile isyan etmeye başlamıştır.

Türkçe Rap’in ilk örneğini İslamic Force isimli grup vermiştir. İslamic Force 1986 Boe B ve Maxim tarafından kurulmuştur. Killa Hakan daha sonra gruba dahil olmuştur. İlk rap parçalarını İngilizce söylediler. 1997 yılında Mesaj Albümünü çıkardılar. Parçalarında gurbet ve kötüye isyan temaları hakim olmuştur. Mesaj albümünden birkaç parçanın sözlerini okuyalım.

Canlandır isimli parçada şunları söylüyorlar: ‘‘Hayatında hergün bir iyi insan olmaya çalış/İnsanları say ve küstüklerinle barış/Bir fakirin önünde güzel kızarmış etini kesip yeme/Bir garip sana yaklaşıp vardımı etrafını sardımı yardımını esirgeme‘‘

Gurbetçi Çocuklar isimli parçada şunları söylüyorlar: ‘‘Türkiye’de Almancı/Almanya’da Yabancı/Gurbetçi Çocuğuyum Ben… /Almancı Diyorlar Yabancı Oluyoruz/Biz Perde Arkası Yolumuzu Buluyoruz…/Almanya’da yaşıyorum Çoğu Almanlarda kalp yok bunu biliyorum/Şaşmıyorum dazlaklar içimi kinle doldurdular/Taşıyorum savaşıyorum/Şiddete değil müziğe baş vuruyorum başlıyorum‘‘

Bu şekilde Türkçe’ye kazandırılan rap kültürü ilk etapta Türkiye’de popüler müzik piyasasında beklenen değeri görmedi. Fakat rap ile ilgilenen insanlar bu müzikleri ezberledi ve bu müziklere sahip çıktı. Sagopa ve Ceza gibi isimlerin piyasaya çıkmasıyla, Türkiye’de rap kültürü, sadece ilgilenenlerin dinlediği bir müzik türü olmaktan çıktı ve Türkiye’ye yayıldı.

Pop müziğinin piyasadan çekilmesiyle rap daha popüler hale geldi. Türkiye’de rap müzikle uğraşanların sayısı son dönemde artmaya başladı. Bugünlerde rap müziğiyle ilgilenenler yeni bir grupla tanıştı. Nefer Rap. YediHilal öncülüğünde kurulan Nefer, rap müziğinde yeni bir soluk oldu.

Seferber Dergisi Nefer’le bir röportaj yaptı. Röportajda kendilerini şu şekilde ifade ediyorlar: ‘‘Bizler hem geleneğin bize aşıladığı kimliği yaşamaya ve yaşatmaya hem de değişen dünyanın şartlarına meşru zeminde ayak uydurmaya çalışan bir ekibiz.‘‘ Teber, Tozo, Çelebi ve Asaf grubun kurucu üyeleri. Yusuf Berhak ve Abdusselam Akbaş bazı şarkılara misafir olmuş.

Nefer şu ana kadar ‘‘Feza, Yükselir Seslerimiz, Ölü Demeyiniz, Sessiz Çığlıklar, Nefer‘‘ isminde beş parça yayınladı. Beat seçimleri rap müziğe oldukça uygun. Grubu kurma amaçlarından da anlaşılacağı gibi sadece ritim tutmak için bu işe başlamamışlar.

Lirikalite olarak oldukça yoğun ve didaktik bir müzik diline sahipler. Nakaratlarda tasavvufi bir tını hakim. Rapi sadece sert vokallerden ibaret bir müzik türü olarak görmüyorlar. Dolayısıyla rap müziğine oldukça hakimler.

Nefer, parçalarında umut vaat ediyor, kavga ediyor, kendisiyle yüzleşiyor. Protest müziğe kendi açılarından yaklaşıyor. Feza ilk parçaları. Teber ilk parçada dinleyiciyi şöyle selamlıyor: Selam getirdim size/Kaybettiğimiz dünyadan, orada insan pür mana/Acaba kaçımız hür hala, yaşıyoruz sahte bir hülyada/Yine de bir gün bitecek uykular, çıkacak ruhlar kuytudan Sıyrılıp bütün bu kurgudan, tamamlanacak eksik vurgular‘‘

Selamı kaybettiğimiz dünyadan getiriyor. Müslümanların adil yönetiminde insanların rahatça yaşadığı dünyadan. Bu selamın o günlere geri dönmek için verildiğini söylüyor. Umut veriyor. Daha sonra Tozo, o günlere geri dönmenin yollarından bahsediyor: ‘‘Ecdada nefer, yaratana kul ol/Yaraları sar garibana yar ol/Var ol kalben, bura aslen/Kara mahzen esir ol bunu göremezsen‘‘

Devamında Çelebi dinleyiciye şöyle sesleniyor: ‘‘Sizce de vakti gelmedi mi dirilişin artık/Hülyaları fazla şımarttık/Kükremiş sel gibiydik/Nasıl da damlalara karıştık‘‘ bu seslenişle dinleyiciyi kendine getirmek ve durumuyla yüzleştirmek istiyor. Parçanın sonunda Asaf şu sözlerle Nefer’in yapacağı güzel işlerden bizi haberdar ediyor: ‘‘Bedenden ayrılmaz ruhlarla/Kefenin cebine aitsin/Bunu bil bunu bil hareket et/Kurtuluş yolu sana da açık elbet/Kaçanlar ancak sürünecek/Nefer Anka gibi yükselecek!‘‘

Yükselir Seslerimiz parçasında dinleyiciyi yüzleşmeye davet ediyorlar. Tozo ve Asaf’ın seslendirdiği parçada, ilk olarak Asaf ve Tozo kendisi hakkında bazı sorular soruyor. Devamında soruları cevaplıyor. Söz Asaf‘ta: ‘‘Ben kimim bilir misin?/Bilir misin asaf kimdir/Kimleri görmüş kimleri geçmiş/Geçmişin izleri bedenimde/İzler köşeyi dönmüş son ses haberler açık/Karamsar otoyollar/Silecekler çalışır sonuna kadar/Yağmur olmasa da göz yaşları var/Var var var sokaklar dar‘‘ Söz sırası Tozo’da: ‘‘Kim ki şimdi bu? Yeni biri mi?/Kim bu Tozo? Mostra mı? Deli biri mi?/Hamdık, piştik, yandık demek isterdim ama anca hafif bronzlaştık/Yürüyoruz yolda, gözümüz yerde, gönlümüz/Hakk’ta, yolda diken, güller uzakta./Çok uzakta değil, baki huzur var yolun ufkunda.‘‘

Ölü Demeyiniz parçasında dinleyiciyi sarsıyorlar. Kendinize gelin diye çağrıda bulunuyorlar. Teber şu sözlerle isminin hakkını veriyor: ‘‘Olur mu Hakk’tan gayrına tapmak/Kan fışkıracak bastığın toprak/Mazi dolu isimsiz kahraman/Hele bir dön ardına bak/Günü gelir güllerde solar/İstikbal neşeli günlerle dolar/Şimdi konuşuluyo gündemde olan/Yeni nesil olacak ünlemi koyan!‘‘ Çelebi devamında şu sözlerle Nefer’in derdini anlatıyor: ‘‘Bu bir rap değil bir sefer/Bu seferde Nefer bir fener/Bizi ölüler kervanında sanıyorlar/Bizim iki canımız var bizi öldüremezler!‘‘

Sessiz Çığlıklar parçasında belhum adal denilen hayvandan daha aşağı insan portresini çiziyor Tozo: ‘‘Benim yıllarımın yırtık cepleri dolu hüsran, adım insan/Yoksa isyan varsa israf, sorsan ben hep hak durma yak kibrim yak/Alnım kara ama kürküm ak, bak ben nefsime dost gerisine düşman/Aç gözüm doymaz, nedir bilmem pişman olmak‘‘ Teber tekrardan uyarıyor bizi. Bu sefer de eşrefi mahlukat olan insanı tarif ediyor: ‘‘Nedir irademize hükmeden, bu ödediğimiz büyük bedel/Ben hep yaşadım hayalleri büyütmeden, bak geldi dünya bize büyük beden/Yokuşundayız her yeni günün, koğuşunda da olsak körlerin/Vakti gelmiş bir fikir gibi doğuşundayız artık küllerin‘‘

Nefer Kudüs’te yaşananlara sessiz kalmamıştır. Direnişe Devam parçasıyla bu zulmü duyurmaya çalışmıştır. Genelde kendini sorgulamaya davet eden Tozo ve Asaf bu parçada dinleyiciyi sarsan ve harekete geçiren bir tavır sergiliyor. Bu durumu daha çok Teber ve Çelebi’de görmiştük. Fakat Kudüs kendimizi sorgulamakla değil siyonistlerle hesaplaşarak kurtulur. Dolayısıyla şarkı boyunca telkin edici bir dile şahit oluyoruz.

Tozo direnişin meşalelerini yakmaya davet ediyor. Teber, Hanzala’ya selam verdikten sonra siyonistlerin ne kadar aşağılık olduğunu anlatıyor. Sonunda da ‘‘İsrail namı diğer gecekondu devlet/İsrafil sura üflemeden hesaplaşacağız elbet!‘‘ sözleriyle siyonistleri bekleyen günlerden haberdar ediyor. Asaf, Kassam Tugaylarına selam yolluyor. Çelebi noktayı koyarken Nefer’in rap yapma amacını siyonistlerin yüzüne haykırıyor: ‘‘Silah edindim bu ritmi/Ne sandın basit bir rap mi?/Bitti Çelebi’nin vakti/Adım artık Selahattin!‘‘

Parçaların nakarat kısımları tasavvufi tını içeriyor. Çağı yakalamak ile çağa kapılmak arasındaki farka dair bir mesaj veriyor Nefer. Hızla akan hayat ritminde bazen durup dinlenmek ve ufak detayların farkına varmanın gerektiğini anlatıyor.

Kliplerde kullanılan mekan tercihleri de oldukça bilinçli. Feza‘nın klibinde ‘‘Selam getirdim size/Kaybettiğimiz dünyadan, orada insan pür mana‘‘ sözünde mekanlar arası bir geçiş söz konusu. Geleneksel yapıda kurulmuş bir semt olan Üsküdar ile daha modern olan Karaköy arasında bir geçiş mevcut. Kaybedilen, ruhunu yitiren bir dünya olarak Karaköy resmedilirken, ufuk noktası olarak Üsküdar tercih edilmiş.

‘‘Sizce de vakti gelmedi mi dirilişin artık‘‘ derken Süleymaniye sokaklarında geziyor Çelebi. Osmanlı’nın en güçlü olduğu aynı zamanda ruhi çöküntünün başladığı Kanuni dönemine bir atıf var. Ruhi çöküntüyle yere düşmeye başlayan sancağın kalkacağı yer düştüğü yerdir. Dolayısıyla Süleymaniye bilinçli bir tercihtir.

Bu yazıda Nefer hakkında bir girizgah yapmak istedim. Eminim Nefer için benden daha yetkin isimler çok güzel değerlendirmeler yazacaktır. Yıllardır rap dinleyen birisi olarak böyle bir grubun eksikliğini hissediyordum. Eksikliğin kapatılması açısından oldukça önemli bir adım. Nefer çok güzel işlere imza atmaya devam edecek. Bu ekibi bir araya getiren ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen YediHilal gönüllülerinden Allah razı olsun.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.